Cumartesi, Kasım 23, 2024

Sokak Hayvanları İçin Bir Araya Geldiler

Cemiyet hayatının hayvansever isimlerinden Aynaz Özkaşıkçı, Sibel Helvacıoğlu, Beliz Büyükhanlı ve Aylin Özal ile Sokak Hayvanlarını Koruma Günü olarak ilan edilen 4 Nisan'da Hayvan Kurtarma Derneği'nin Çayyolu'ndaki barınağında gönüllü olarak bir araya gelip bu önemli güne dikkat çekti ve hayvan hakları ile ilgili düşüncelerini Bitter'le paylaştı.

spot_img

 

Aylin Özal

Aynaz Özkaşıkçı

Aynaz Özkaşıkçı, Aylin Özal, Sibel Helvacıoğlu

Aynaz Özkaşıkçı, Sibel Helvacıoğlu, Aylin Özal

Aynaz Özkaşıkçı

Beliz Büyükhanlı

Beliz Büyükhanlı

Beliz Büyükhanlı

Beliz Büyükhanlı

Sibel Helvacıoğlu

Sibel Helvacıoğlu

Sibel Helvacıoğlu

AYNAZ ÖZKAŞIKÇI

“HAYVANLARIN BİZE ÖĞRETECEĞİ ÇOK ŞEY VAR”

Son günlerde Ankara Batıkent’te sokak köpeklerinin zehirlenmesiyle yaşanan üzücü olay herkesi derinden etkiledi. Bu olay ülkemizde yaşanan bu tür zehirlenme olaylarında ne ilk ne de son… Bu konu ile ilgili yorumunuz nedir?

Bu zehirlenen hayvanlar konusu gerçekten beni de çok etkiledi, çok üzdü. Çünkü ben o bölgeyi biliyorum. Oradaki insanlar o köpeklere bakıyorlar yani onlar sokakta yaşayan ama sahiplenilmiş bir hayvan grubuydu. Onları besleyen, seven birçok insan vardı. “Dikkat edin köpekler var” yazan levhalar bile koymuşlardı. Gerçekten bu suçsuz canların katledilmesi çok üzücü bir olay.

Hayvanlarla olan bağınız ilk olarak nasıl başladı?

Ben zaten hayatım boyunca hep kedilerle köpeklerle büyümüş bir insanım, köpeksiz bir anımı bile hatırlamıyorum. Kediler, köpekler, atlar… Bu bağ hep vardı, hep de olacak. Bence bize öğretecekleri çok şey var. Her şeyden önce sevgi… İnşallah hepimiz hayvanları hayatımıza daha çok alıp, daha çok seviliriz, daha çok da sevmeyi öğreniriz.

Evinizde ya da herhangi bir yerde sahibi olduğunuz, bakımını üstlendiğiniz hayvanlar var mı?

Hamileyken “Dante” adında bir Rottweiler’ım vardı. Herkes bana bebek doğunca herhalde köpeği vereceksin derdi. Ben bu duyduklarıma şok olurdum. Sonra Ata dünyaya geldiğinde Dante ile aralarında inanılmaz bir bağ oluştu. Neredeyse ben değil, oğlumu Dante büyüttü diyebilirim. Onlar ayrılmaz bir ikiliydi. Ata’nın en iyi dostu, onu hep koruyan arkadaşlık eden kocaman bir ayıcıktı. Bebekliğinde emekleyerek kucağına gidip orada uyurdu. Kızım Aisa, Dante hastayken bile onunla bahçede çay partileri yapardı. Sonra benim Pug hastalığım başladı. Pug cinsi biraz farklı tabii,  insana çok bağımlı yaşıyor ve çok ilgi bekliyorlar. Her gece 4 Pug, Aisa’nın yatağına girip ona iyi geceler der. Oğlum üniversite için yurt dışında ama o bizden çok dört gözle köpeklerine kavuşmayı bekliyor.

Sokak hayvanları ile aranız nasıl?

Sokak köpeklerine çok üzülüyorum. Evimin önünde 4-5 sokak hayvanı var onları besliyorum. 2 kedimi de sokaktan aldım. Sokak hayvanlarına verilen değeri daha çok İstanbul semtlerinde daha çok gözlemledim. Her yerde kedi evleri, su ve yemek kapları görüyorum. Ben de öyleyim, evimin önünde her zaman su ve yemek kabı bulunur. Zor durumda bulup ameliyat ettirdiğim herhalde 15-20 hayvan vardır. Sokak hayvanları konusunda en önemli şey kısırlaştırılmaları ki, çoğalmasınlar, sokaklarda eziyet çekerek yaşamasınlar. Çoğaldıkça sorunlar da büyüyor, onların yavruları da güzel bir hayata doğmuyor.

Hayatınıza aldığınız kişilerin hayvan sevip sevmemesini önemser misiniz?

İnsanların hayvanları sevmeme durumu olduğunu düşünmemeyi tercih ediyorum. Belki alışık olmamaları ya da hayatlarına bir travma yaşamış olmalarından dolayı bir ürkeklik oluşmuş oluyor. Hayatlarında hiçbir hayvanla vakit geçirmemiş oldukları için onun güzelliğinin ne olduğunu, tadını bilmedikleri için bu böyle… Ben evimdeki 4 Pug’la karşılaştıktan sonra artık hayvanlara çok daha farklı gözle bakan pek çok insana şahit oldum o nedenle insanlara bu şansı vermek lazım sonrası zaten bitmeyen bir aşka dönüşüyor.

Türkiye’yi hayvan hakları konusunda nerede görüyorsunuz?

Türkiye’de sadece hayvan hakları değil daha insan hakları için de alınacak çok yol var. İnsanlar bu konular üzerinde hassaslaştıkça daha iyiye gideceğini düşünüyorum. Türkiye’de de dünyada da, her yerde hayvana eziyet edenler var. Sadece kediler ve köpekler değil pek çok hayvana zarar verildiği ve haklarının görmezden gelindiği oluyor. Her şey eğitimden başlıyor. Biz bu sorumluluğu üstlendiğimiz sürece altından kalkamayacağımız hiçbir şey olmadığını düşünüyorum.

Ülkemizde, tüm hayvanseverler için önemli olan ve hayvan dostlarımıza daha iyi bir yaşam sunacak olan düzenleme ve değişiklikler neler olmalı?

Her şeyden önce bu kısırlaştırma işi çok önemli, devlet de sokak hayvanlarını hem aşılıyor hem kısırlaştırıyor ama dediğim gibi köpekler çoğaldıkça sorun da çoğalıyor. O yüzden en önemlisi kısırlaştırma programlarının olması. Bununla birlikte insanların da hayvan almadan önce o hayvanın büyüyeceğini ve ihtiyaçları olduğunu fark etmeleri gerekiyor. O kadar çok cins köpek görüyorum ki sokaklarda. Sevgi bir tarafa, bakım bir tarafa, her şeyini tartarak bir hayvan sahiplenilmeli.

 

İnsanlara ve özellikle çocuklara hayvan sevgisinin aşılanması için neler yapılabilir?

Çocuklar zaten doğuştan hayvanları seviyorlar. Ben daha köpeği kediyi sevmeyen bir çocuk görmedim. Tabii ki sokak hayvanları konusunda onlardan korkmalarını değil, sadece dikkatli olmaları gerektiğini öğretmeliyiz. Bununla birlikte Amerika’daki gibi hafta sonlarında parklarda hayvan edinme projesi başlatılabilir. Barınaktaki hayvanların bazıları parklara getiriliyor, hem insanlar seviyor hem de evlerine götürmek için başvuruda bulunabiliyorlar.

Bir insan neden hayvan sahiplenmeli?

İnsanlar gerçek anlamıyla sevgi paylaşımında bulunmak için hayvan sahiplenmeli ancak bununla birlikte mutlaka o hayvanın sorumluluğunun da farkında olması gerekir. Hayvanlar yanızca sevgiyle doymuyor, egzersizi, aşıları, bakımı her şeyi ile ilgilenmek gerekiyor. Ben aslında en çok yaşlıların bir evcil hayvanla birlikte yaşamaları gerektiğini düşünüyorum çünkü onları çok daha aktif kılıyor. Çocuklar için de aynı şekilde çok önemli ancak çalışan birisiyseniz ve köpeğiniz sürekli yalnız kalıp bakıma muhtaç bir şekilde evde sizi bekleyecekse zaten sahiplenmemelisiniz.

Petshop’larda hayvan satılmasına nasıl bakıyorsunuz, bir hayvan sever olarak bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Petshop’tan köpek satın alınmasını doğru bulmuyorum çünkü maalesef iş ticarete döndüğü için köpeklerin doğru şekilde üretilmemiş olabileceklerini ve ciddi sağlık sorunlarının çıkabileceğini düşünüyorum. Aynı zamanda kafesler içerisinde köpekleri görmekten hoşlanmıyorum. Eğer bir cins köpek hayaliniz varsa belki hayvan haklarına saygılı, düzgün üretim yapan, güvenilir bir çiftlikten alınabilir ama en güzeli tabii ki barınaktan almak.

Hayvanlarla yaşadığınız unutmadığınız bir anınız var mı?

Hayvanlarla her gün unutulmaz anlar yaşıyorum ama herhalde en unutulmayacak olan benim Sri Lanka’da fillerle birlikte geçirdiğim zaman olabilir. Plajda bir bebek fili denizin içerisinde yüzerken gördük biz de onunla birlikte yüzebildik. Bu belki tek anım değil ama en anlamlı ve unutamadığım an.

Vegan olmayı hiç düşündünüz mü?

Vegan olmayı gerçekten çok isterim belki ileride olabilirim ama şimdilik bir türlü olmuyor. Ben zaten çok az et yerim, sağlık için de sürekli et yemenin doğru olmadığını düşünüyorum. Veganlık konusunda her kafadan bir ses çıkar ama aslında çok ciddi bir eğitimini almak ve uygularken vücuda zarar vermemek lazım.

 

BELİZ BÜYÜKHANLI

“HAYVANLARIN YAŞAM HAKLARINA HERKES SAYGI DUYMALI”

Hayvanlarla olan bağınız ilk olarak nasıl başladı?

Benim çok belirgin bir hayvan sevgim olmamasına rağmen çocuklarımın, özellikle büyük oğlumun tüm hayvanlara karşı aşırı sevgisi benim de ilgimin artmasına neden oldu.

Hayvan sevginize ailenizin katkısı var mı? Çocukken birlikte yaşadığınız bir hayvanınız oldu mu?

Küçük yaşlarda yavru hayvanlara düşkünlüğüm vardı ve evde beslemek üzere yavru kediler, civcivler, kaplumbağa, kuş gibi birçok hayvanı getirdiğimi hatırlıyorum. Fakat o zaman hayvanlardan bulaşan hastalık risklerinin şimdikinden daha fazla olmasından dolayı evde hayvan beslemek ailem tarafından çok desteklenmedi. Benzer şekilde benim çocuklarım da kendilerine ait bir hayvan istediklerinde küçük yaşlardan itibaren tavşan, kuş, kaplumbağa, hamster, civciv, balık gibi bakımının daha kolay olacağını düşündüğümüz hayvanlarla bu sevgilerini tatmin etmeye çalıştık. Ama yaşları büyüdükçe neredeyse 1 yılı aşan bir süre boyunca haftada 1-2 defa “Ben köpek istiyorum” ağlamalarının önüne geçemedik. Hatta oğlumun, benim “Büyüyünce kendi evine geçtiğinde istediğin hayvanı beslersin” dedikten sonra “Kaç yılım kaldı?” diye sürekli sorması üzerine bu kadar hayvansever çocukların bu sevgiyi paylaşacakları kendilerine ait bir hayvanlarının olması gerektiğine eşimle birlikte ikna olduk. Şu anda her ne kadar bakımlarının çoğunluğunu ben yapsam da çocuklarla ilgili verdiğim en iyi kararlardan biri olduğunu düşünüyorum.

Sokak hayvanları ile aranız nasıl?

Evde artan yiyecekleri sokak hayvanlarına ayırmak haricinde pek bir şey yapamıyoruz maalesef. Sokakların da hayvan beslemek için uygun bir yer olduğunu düşünmüyorum.

Türkiye’yi hayvan hakları konusunda nerede görüyorsunuz?

Hayvan haklarından benim anladığım, hayvanların kendilerine uygun, sağlıklı yaşam alanlarında yaşamaları. Bu açıdan sokaklardaki hayvanların sürekli itilip kakılarak kendileri içinde tehlikeli olan şehir hayatının içinde sıkışıp kalmaları hem kendileri hem de çevre açısından rahatsızlık verici oluyor. Bu hayvanların barınaklarda temiz, düzgün şartlarda bakılarak sahiplendirilmesi ve başıboş hayvanların üremelerinin kontrol edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

“Bir semtin sokak hayvanları sizden kaçmıyorsa orada yaşayın” sözüne inanıyor musunuz?

Hayvansever insanların çok daha vicdanlı ve insancıl olduklarını düşünüyorum. Güzel ve iyi niyetli bir fikir olmakla beraber, seven kadar uzak duran ya da korkanların da olduğunu kabul edersek daha gerçekçi bir yaklaşım olur.

Evinizde ya da herhangi bir yerde sahibi olduğunuz, bakımını üstlendiğiniz hayvanlar var mı?

Evimizde çocukların baskısı ile aldığımız ama şimdi hepimizin alışıp sevdiği çok tatlı bir Chavalier King Charles cinsi köpeğimiz var. Evdeki köpeğin çocuklara sevgi ve mutluluk vererek pozitif bir ortam yaratması sebebi ile herkese öneriyorum.

Vegan olmayı hiç düşündünüz mü?

Vegan olmayı düşündüm ama sonra dengeli bir vegan diyeti uygulayamayacağımı hissettim. Zaten çok fazla et tüketen biri değilim. Et tüketimini herkesin mutlaka azaltması gerektiğini düşünüyorum. Bu kadar fazla et restoranının olmasını da biraz bilinçsizlik olarak görüyorum. Türkiye bir tarım ülkesi; hemen her şey topraklarımızda yetiştiriliyor. Yüzlerce farklı tat ve lezzetteki meyve, sebze ve bitkilerden oluşturulan çok köklü bir mutfak kültürümüz varken sadece et üzerinden beslenmemiz bana biraz bilgi ve görgü eksikliği gibi geliyor.

Kürk kullanıyor musunuz?

Çok üşüyen biri olarak kürk kullanıyorum ve açıkçası kürklerin ne şekilde üretildiğine dair çok detaylı bir düşüncem de olmamıştı. Ama son yıllarda bu konu ile ilgili gördüğüm görseller gerçekten çok üzüntü verici. Bu kadar hayvan hakları savunulurken hala nasıl olup da bu yöntemlerin uygulanabildiğine çok şaşırdım. Eti yenilmeyen hayvanların kürkleri için beslenmesini doğru bulmuyorum. Eti yenilen hayvanların da derilerinin değerlendirilmesi açısından napa olarak işlenip kullanılırsa ancak kürk kullanımı bir ölçüde kabul edilebilir.

İnsanlara ve özellikle çocuklara hayvan sevgisinin aşılanması için neler yapılabilir?

Ben ortalama şartlarda doğan her insanın doğal olarak hayvan sevgisi ile doğduğuna inanıyorum fakat daha sonra aileden veya çevreden gelen yanlış şartlandırmalar veya şahit olunan korkutucu tecrübeler neticesinde insanlarda bazı çekinceler oluşabiliyor. Buna rağmen sevgiden önce, doğanın bir parçası olan hayvanların yaşam haklarına herkesin saygı duyması gerektiği bilincini yerleştirmek gerekiyor.

AYLİN ÖZAL

“HAYVANLARA ZARAR VERENLERE DAHA ETKİN CEZALAR VERİLMELİ”

Hayvanlarla olan bağınız ilk olarak nasıl başladı?

Hayvanlarla olan bağım ben çok küçükken aşağı yukarı 3-4 yaşlarındayken babamın bana kanarya alması ile başladı. Adını “Bücür” koydum. Aldığım en güzel hediyelerden birisiydi. Çok güzel öterdi. Telefon çalınca kimseyi konuşturmaz bülbül gibi şakırdı. Rengi de harikaydı.

Hayvan sevginize ailenizin katkısı var mı? Çocukken birlikte yaşadığınız bir hayvanınız oldu mu?

Ailem de benim gibi hayvanları çok sever. Özellikle ben ve babam köpekleri çok severiz. Annem de çok sever ama korkar. Çocukken kuşumdan sonra gençlik yıllarımda Alman kurt köpeğim oldu. Uzun yıllar ona baktım.

Sokak hayvanları ile aranız nasıl?

Sokak hayvanları ile elimden geldiğince ilgileniyorum. Yaşadığımız yerde kediler daha çok. Onlara yemek ve su koyuyorum. Geçtiğimiz kış gördüğümüz yavru kedileri de evimize alıp, büyütüp sonra annelerinin yanına geri koyduk. Çok soğuk bir kış oldu. Onları hem besledik hem büyüttük.

Hayatınıza aldığınız kişilerin hayvan sevip sevmemesini önemser misiniz?

Hayatımdaki kişiler çok şükür hem insanları hem hayvanları seven kişiler.

Türkiye’yi hayvan hakları konusunda nerede görüyorsunuz?

Türkiye’de maalesef bir hayvana zarar vermek hala bir suç değil. Hayvanları Koruma Kanunu’na göre; hayvanların ölümüne, yaralanmasına, kalıcı olarak beden bütünlüğünün bozulmasına, ruh sağlığının bozulmasına neden olan kişi para cezası ile cezalandırılır. Kısacası bizim daha çok yol almamız gerekiyor. İnsanları bilinçlendirmek hayvan sevgisini çocukluktan, evlatlarımıza aşılamamız, sevgiyle büyüyen fertler yetiştirmemiz gerekiyor.

“Bir semtin sokak hayvanları sizden kaçmıyorsa orada yaşayın” sözüne inanıyor musunuz?

Tabii ki bir semtin sokak hayvanları kaçmıyorsa orada dostluk vardır, sevgi vardır.

Evinizde ya da herhangi bir yerde sahibi olduğunuz, bakımını üstlendiğiniz hayvanlar var mı?

Sahip olduğumuz 2 köpeğimiz var. Sokağımızda da sokak kedilerimiz var onlara bakıyoruz.

Ülkemizde, tüm hayvanseverler için önemli olan ve hayvan dostlarımıza daha iyi bir yaşam sunacak olan düzenleme ve değişiklikler neler olmalı?

Sahipsiz ve güç durumda olan hayvanların hızlı bir şekilde bakım evlerine götürülmesi gerekmektedir. Hayvanlara zarar veren, kötü davranan insanlara daha etkili ceza yöntemleri uygulanmalıdır ve böylece bunun bir caydırıcı unsur olması sağlanmalıdır. Bakım evleri çoğaltılmalı, temiz, mutlu, sağlıklı olabilecekleri ortamlar sağlanmalıdır.

Son günlerde Ankara Batıkent’te sokak köpeklerinin zehirlenmesiyle yaşanan üzücü olay herkesi derinden etkiledi. Bu olay ülkemizde yaşanan bu tür zehirlenme olaylarında ne ilk ne de son… Bu konu ile ilgili yorumunuz nedir?

Bir Ankaralı olarak şehrimizdeki bu olay beni çok üzdü. Sokak hayvanlarına yapılan bu dehşet verici şiddet ve zehirlemelerin önüne geçmek için suçlulara caydırıcı hapis cezaları verilmeli. Aksi takdirde bu katliamların önüne geçilemez. Yasalar her şeyden önce hayvanları korumalıdır.

İnsanlara ve özellikle çocuklara hayvan sevgisinin aşılanması için neler yapılabilir?

Çocukları küçük yaştan itibaren hayvanlarla iç içe ve sevgiyle büyütmek gerekir. Onlara bakabilecekleri oranda sorumluluklar vererek karşılıklı güven ortamı sağlanabilir.

Bir insan neden hayvan sahiplenmeli?

Hayvanlar çok sadık dostlardır. Onlar konuşamasalar da her şeyi hisseder ve sana sahip çıkar. Yanında hayatı paylaştığın sevgi dolu canlılardır onlar.

Petshop’larda hayvan satılmasına nasıl bakıyorsunuz bir hayvansever olarak, bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Petshop’larda hayvan satılmasını doğru bulmuyorum. Tamamen ticari bir durum ve onların birer eşya gibi görülmesi beni mutsuz ediyor. Hepsinin bu ortamlarda mutsuz olduklarını düşünüyorum.

Hayvanlarla yaşadığınız unutmadığınız bir anınız var mı?

Gençken sahip olduğum “Barut” isimli özel bir Alman kurdum vardı. Son derece iyi eğitimliydi, onunla birbirinden güzel anılarım oldu. Lisede okurken, okul çıkış saatinde babamın görevindeki askerler Barut’u bırakırlardı. Okul çıkışı beni bekler birlikte eve dönerdik. En unutamadığım ve hatırladıkça gülümsediğim şey, okul çıkışında bahçede oturup kulaklarını dikerek pür dikkat beni bekleyen Barut’tur.

Vegan olmayı hiç düşündünüz mü?

Vegan olmayı çok düşündüm. Çok sebze ağrılıklı beslenen biriyim. Yalnız balık ve deniz ürünlerini çok sevdiğim için bunlardan vazgeçemiyorum.

 

SİBEL HELVACIOĞLU

“HAYVAN SEVGİSİ BENİM İÇİN ÖNEMLİ BİR GÖSTERGE”

Hayvanlarla olan bağınız ilk olarak nasıl başladı?

Doğduğumdan beri evimizde hep köpek vardı ailem tam anlamıyla hayvan sever insanlardı.

Evinizde ya da herhangi bir yerde sahibi olduğunuz, bakımını üstlendiğiniz hayvanlar var mı?

Evimizde 14 yaşında bir köpeğimiz var. Abimin evinde 3 köpek var.

Sokak hayvanlarıyla aranız nasıl?

Oğlum sokakta yaralanan, hastalanan hayvanları tedavi ettirip bakımlarını sağlıyor. Şirketinde o hayvanların barınmaları için çok özenli yerler hazırlattı. Kızım bagajında mamalarla gezer, uygun yerlere koyar. Mahallemizin hayvanlarına da tüm mahalle halkı mükemmel bakıyor.

Hayatınıza aldığınız kişilerin hayvan sevip sevmemesini önemser misiniz?

İnsanların hayvan sevgisi benim için önemli bir göstergedir. Hayatımdaki insanların hepsi hayvanseverdir.

Son günlerde Ankara Batıkent’te sokak köpeklerinin zehirlenmesiyle yaşanan üzücü olay herkesi derinden etkiledi. Bu olay ülkemizde yaşanan bu tür zehirlenme olaylarında ne ilk ne de son… Bu konu ile ilgili yorumunuz nedir?

Hayvanlara yapılan bütün kötülükleri şiddetle kınıyorum. Şu an hali hazırdaki yasaların yetersiz olduğu açıktır. Yeni yaptırımların uygulanması gerektiğini düşünüyorum. Ancak o takdirde bu vahşeti yapabilenler için belki caydırıcı bir unsur olacak.

Petshop’larda hayvan satılmasına nasıl bakıyorsunuz bir hayvansever olarak, bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hayvan satışına karşıyım. Barınaklarda sahipsiz ve zor koşullarda yaşayan birsürü köpek varken, petshop’lardan hangi şartlarda üretildiğini bilmediğimiz, bu işi ticarete dökmüş kişilerden ücret karşılığı hayvan satın almayı doğru bulmuyorum.

İnsanlara ve özellikle çocuklara hayvan sevgisinin aşılanması için neler yapılabilir?

Bu işin küçüklükten itibaren başlaması gerektiğine ve ilk olarak ailelerin çocuklarına hayvan sevgisi vermeleri gerektiğine inanıyorum.

 

Benzer Haberler

spot_img
spot_imgspot_img