Kendinizi nasıl tanımlarsınız?
İşine aşık, evinde mutlu, kendine iyi bakan ve her şartta gülmeyi başaran biriyim. Güne çok erken başlarım, hem evde hem de ofiste uzun uzun vakit geçiririm. İşime gerçekten aşığım ancak bunu işkoliklik ve sürekli yoğun tempo çalışıyorum anlamında söylemiyorum tabii ki, sürekli üretirim, üretiriz. İyi bir ekibim var. Onlarla sıklıkla yeni çalışma alanları üzerine konuşup, buna göre izleyeceğimiz yolu belirleriz ve her defasında mesleğe yeni başlamış gibi heyecanlanırım. Hani derler ya aşık olduğun zamanlarda gözlerinin içi parlar güzelleşirsin, bende de tam olarak öyle olur işte; işimde yaşadığım heyecanım beni güzelleştiriyor diye düşünüyorum.
Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?
Evin prensesi gibi bir kız çocuğuydum diyemem açıkçası… Sokaklarda oynayan bir sürü arkadaşı olan, hem arkadaşlarını hem büyüklerini bir şekilde eğlendirmeyi başaran mutlu bir çocuktum. Bugün beni ben yapan, hiçbir şartta kaybetmediğim samimiyetimi çocukluk yıllarıma borçlu olduğumu düşünüyorum.
“BU MESLEĞİN GÜÇLÜ DURUŞUNU İYİ TAŞIYAN BİR KADINIM”
Neden avukat olmak istediniz?
Hukuk fakültesini tercih ederken avukatlık mesleğinin karakterimle bu kadar örtüşeceğini tahmin edemezdim. Avukatlık benim en çok da cesaretimle örtüşen bir meslek, ben bu mesleğin güçlü duruşunu iyi taşıyan bir kadın olduğuma inanıyorum, başa dönme şansım olsa tereddütsüz yine avukat olmayı seçerdim, avukatlık benim en büyük tutkum.
Kariyerinizi şekillendirirken nelere dikkat ettiniz?
Kariyerimi şekillendirirken mesleki değerleri her şeyin üzerinde tuttum, bu durum benim sadece işimde başarılı olmamda değil sosyal çevremde de saygın olmamda çok etkili oldu. Gelişen teknoloji, hızlı iletişim kurma ve yine her türlü bilgiye erişimin hızlanması ile birlikte sürekli kendimizi yenilemek durumundayız; bunu iyi yaptığımı düşünüyorum.
Modayı, trendleri takip eder misiniz?
Evet, tabii ki. Ancak modaya ve trendlere uyduğum zamanlar, onların benim tarzımla örtüştüğü zamanlardır.
“HER GÜN BİRKAÇ SAATİMİ ALIŞVERİŞE AYIRIYORUM”
Alışverişe çok vakit ayırıyor musunuz?
Neredeyse her gün birkaç saatimi alışverişe ayırıyorum. Her ne kadar bu süreçte zorunluluktan online olsa da alışverişten çok keyif alıyorum. Gün içinde kendime kalan zamanlarımda bir yandan mutlaka yeni renkler, marka ve modeller peşindeyimdir. Bu bazen sadece bir el kremi ya da ruj bile olabilir. Alışverişe ayırdığım vakit benim enerjimi yükseltiyor. En sık aldığım şey ise parfüm, parfümlere çok özel ilgim var ki yılda kaç parfüm aldığımı bilmiyorum.
Gardırobunuzu açsak en çok hangi renklerle karşılaşırız?
Siyah siyah siyah.. Tabii ki farklı renkler de var ancak yine tamamlayıcısı siyah olacak şekildedir. Genel olarak desenlerden ve karışık renkli tasarımlardan hoşlandığım söylenemez. Bazı renklerin de bana hiç yakışmadığını düşünürüm. Örneğin dolabımda sarı ya da turuncu herhangi bir parça yoktur.
Stil sahibi olmak sizce ne anlama geliyor?
Bence stil sahibi olmak öncelikle her zaman ‘hazır olmak’ anlamına geliyor, hızlıca evden çıktığımız zamanlarda bile sadece düz saçlarımızla ya da yüzümüze yakışan renkte bir rujla güzel görünebileceğimizi düşünüyorum. Bu yüzden kendini iyi tanıyan kadınlar için stil sahibi olmak çok da zor değil.
“TOPUKLU AYAKKABILARIM MOTİVASYONUMU ARTTIRIYOR”
Siz stilinizi nasıl tanımlarsınız?
Topuklu ayakkabılar, kısa elbiseler, ceketler ve tamamlayıcı olarak makyaj… Tatiller dışında bunun dışına pek çıktığım söylenemez. Sadece tatilde rahatlık benim için önemlidir. Bunun dışında rahat kıyafetler çok önceliğim değil çünkü nasıl görünmek istediğimi ve neyi sevdiğimi iyi biliyorum. Bu nedenle de bazen çok rahatsız görünen topuklu ayakkabılarım aslında benim motivasyonumu artıran bir detay.
Güzellik sırlarınız var mı? Formunuzu korumak için özel bir diyet uyguluyor musunuz?
Sır denilemez sadece çok dikkat ettiğim bir bakım rutinim var. En önemlisi temiz cilt tabii ki, bunun için kullandığım ürünleri her defasında değiştirir cildime uygun olan farklı markalar kullanırım. Böyle daha iyi sonuçlar aldığımı düşünüyorum. Bir de son zamanlarda denediğim organik maskelerden çok memnum onları da kendim yapıyorum.
Tabii ki doktorlar da yakın takibimde; küçük dokunuşlar konusunda botoks ve dolgulardan çok lazer uygulamaları ilgimi çekiyor ve bunları deniyorum, istediğim sonuçlar için çok yeterli görüyorum.
Özel bir diyetim hiç olmadı, bu konuda çok dengeli olduğum söylenemez. Sevdiğim yiyeceklerle tek tip beslenerek forma girmeyi başardığım dönemler olmuştur.
Spor yaptığım ya da yapmadığım dönemlerde de her gün, hatta bazen uyumadan önce mutlaka kısa da olsa karın egzersizi yapıyorum.
Mutfağa girmeyi, yemek yapmayı sever misiniz?
Yemek yapmayı seviyorum diyemem ama mutfakta süslü tatlı tabakları yapmaktan çok keyif alıyorum. Sadece kendim için hazırladığım çikolatalı tatlı tabaklarının bile onlarca fotoğrafı vardır sanırım…
Spor hayatınızda ne kadar yer kaplıyor?
Zaman zaman düzensizlikler olsa da hiç uzun süre ara verdiğim bir dönem olmadı. Fitness ve pilates yapıyorum.
Sosyal medyaya ne kadar zaman harcıyorsunuz? En çok kullandığınız uygulamalar hangileri?
Sosyal medyaya oldukça fazla zaman harcıyorum ve çok seviyorum. Instagram en çok kullandığım uygulama. Farklı platformlardan ve belki de yolumun kesişme ihtimali düşük olduğu bölgelerden kişilerle sağlanan iletişim ve etkileşimin genelde olumlu sonuçlarını gördüm. Sosyal medya hesabımın özgüvenimi de yükselttiğini düşünüyorum.
Şu sıralar nasıl bir dönemdesiniz? Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
Çok özel bir dönemdeyim, işime ve ilişkilerime dair kararlar alıyorum, vaktimi ve enerjimi doğru kullanmak yönünde araştırmalar yapıyorum.
Covid-19 pandemisi sizi nasıl etkiledi? Bakış açınızda, yaşam stilinizde değişiklikler oldu mu?
Derinden etkiledi, kabullenmek çok zor oldu çünkü her anlamda kayıp, belirsiz bir zaman dilimi ve bir yandan şükretmek zorundayız sağlığımız yerinde olduğu için… Yaşam stili açısından evde olmak konusunda çok zorlanmadım ancak aktif iş hayatının, çalışmanın ve sosyal ilişkilerin ne kadar önemli olduğu gerçeğiyle yüzleştim. Gelinen son halde hepimiz özlem doluyuz ve saymakla bitiremeyeceğimiz kadar çok şey var sanırım pandemi öncesine dair çok özlediğimiz…
“AYNAYA BAKTIĞIMDA ÇOCUKKEN HAYALİNİ KURDUĞUM KADINI GÖRÜYORUM”
Ruhunuzu nasıl beslersiniz? Sizi ne motive eder?
Bunun için büyük bir bardak kahve ve biraz çikolata yeterli oluyor… Samimi bir cevap vermek istiyorum aslında, büyük bir şükürle birlikte; ben aynaya her baktığımda çocukken hayalini kurduğum kadını görüyorum, bu hayatın bana en büyük hediyesidir. Bu yüzden kendimi motive etmek için bir sürü neden bulabilirim.
Hayatta tahammül edemediğiniz şeyler var mı?
Benim için önemli olan değerlerin yok sayılmasına tahammül edemem. Ne yazık ki bazen insanlar hırsları ya da zaafları nedeniyle kendi duruşlarından taviz vermekle kalmayıp sizin çizgilerinizi de görmezden gelebiliyorlar bu durumlarda doğrudan uzaklaşır ve kendi yolumu çizerim.
Hayatınızdaki en büyük pişmanlığınız nedir?
Pişmanlıklar hepimizin hayatında ne yazık ki var ancak bu sorunuzla aklımda kalacak kadar önemli bir pişmanlığım olmadığını farkettim…
“MUTLU OLMAK BAŞKALARINI MUTLU ETMEKTEN GEÇMİYOR”
30 yaşından önceki size dönseydiniz kendinize nasıl bir tavsiyede bulunurdunuz?
Mutlu olmak başkalarını mutlu etmekten geçmiyor, faydalı olmaya devam et ancak her zaman önceliğin senin ne istediğin olsun. Samimi olmaktan hiç vazgeçme, tevazunun sınırını bil ve samimiyetinin suistimal edilmesine asla izin verme.
Bir avukat olarak son dönemde Türkiye’nin hukuk anlayışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Açıkçası bu konu fazlaca hassas olduğum bir konu ve yapmaya çalışacağım değerlendirmenin her anlamda eksik kalacağını düşündüğümden cevaplamamak daha doğru diye düşünüyorum.
Yakın gelecekte yeni projeleriniz, planlarınız neler?
Ankara dışında, ağırlıklı İstanbul olarak beni çok heyecanlandıran, hem iş hem sosyal hayatıma dair projelerim var. Pandemi süreci her ne kadar duraklamamıza neden olsa da ben her şeyin çok güzel olacağına inanarak, heyecanımı kaybetmeden üretmeye devam ediyorum.