Çarşamba, Ekim 23, 2024

Sosyeteye Sorduk: “Favori Markanızın Defilesinde Ne giyerdiniz?”

Cemiyet hayatının ünlü simalarına “En sevdiğiniz markanın defilesini, moda haftasında en ön sırada izliyor olsaydınız ne giyerdiniz?” diye sorduk, onlar da favori markalarının parçalarından seçtikleri en şık kombinleriyle objektif karşısına geçti. İşte İpek Köse, Olga Kalemci, Naz Aydın Eskiyapan, Ruşa Acar, Demet Naslı, Rabia Kurşun, Arzu Niziplioğlu ve Nilsu Alizade'nin birbirinden iddialı stil kareleri ve modaya dair keyifli sohbetleri...

spot_img

ARZU NİZİPLİOĞLU – BALMAIN “GİYDİKLERİMİZ BİZİ ANLATIYOR”

  • Balmain ilk kurulduğunda orduya kıyafet dikmek üzere yola çıkmış. Omuzlardaki detaylar güçlü, çalışkan, ayaklarının üzerinde duran kadını temsil ediyor. Bu yıl kendi logosunu yorumlayarak Fransız bahçelerindeki o labirent görüntüsünü vurgulamış. Çalışan, üreten, güçlü kadın görüntüsünde kendimi buluyorum, bu sebeple favorim oldu.
  • Kendimi ihtişamı ve güzelliği ile baş döndüren Paris şehrinde, Paris Moda Haftası’nda hayal ediyorum. Paris’in gösterişli ve ihtişamlı yapıları benim için asalet ve zarafet simgesi değerindedir.
  • Moda denince aklıma kıyafetlerle kendimizi ifade etmek geliyor. Sadece ihtiyaçtan giyinmiş olmak için giyinmiyoruz. Giydiklerimiz bizi anlatıyor. Giysilerle yaşamımıza dair ipuçları veriyoruz. Hayata bakış açımızı anlatıyoruz. Sözsüz bir iletişim kuruyoruz. Stil sahibi olmak bana göre kendi tarzını, vücut tipini iyi bilip, beğendiğin parçaları birbiriyle uyumlu şekilde giyinmek demektir.
  • Trendleri çok yakından takip etmeye çalışırım. Sezonun renkleri ve modellerinin neler olduğuna mutlaka göz gezdiririm. Trend olan her şey giyinmeli diye düşünmüyorum. Her model herkese yakışacak diye de bir şey yok. Trendleri takip edip, kendi stilime göre uyarlarım.
  • Özel bir programım ve toplantım yoksa beni hep jean ve spor ayakkabı ile görebilirsiniz. Gündelik hayatımda rahat olmayı seviyorum ama katılmam gereken bir davet varsa daha elegan formlara sahip modelleri giymeyi tercih ediyorum.
  • Birbiriyle uyumlu renklerin bir arada olması benim felsefem diyebiliriz. Buna ayakkabıdan çantaya kadar çok özen gösteririm. Asla giymem dediğim bir parçanın güzel kombinlendiğinde bambaşka bir şeye dönüştüğünü çok kez gördüğüm için “Asla bunu giymem” diyemiyorum.
  • Blazer ceketlerim, deri pantolonlarım ve kaşmir kazaklarım olmazsa olmazlarım. Balmain ve Zimmerman her sezon muhakkak gardırobuma eklediğim, takip ettiğim markalar.
    Siyah biliyorum çok sıkıcı ama siyahtan hiçbir şekilde vazgeçemiyorum. Kendimi en iyi, en güzel, en şık hissettiğim renk siyah.
  • Stilini en çok beğendiğim ünlü isimler Olivia Palermo, Derin Mermerci ve Ece Sükan.

DEMET NASLI – CHRISTIAN DIOR “KIYAFET BENİ DEĞİL, BEN KIYAFETİ TAŞIMALIYIM”

  • “Moda” belirli bir zaman dilimi içerisinde öne çıkan giyim tarzını ifade etmekle birlikte; yalnızca giyim değil genel davranışlar, sanat, mimari, edebiyat ve yemek gibi birçok sosyokültürel konuyu da içine alır.“Stil” ise bir yaşam biçimidir benim için. Stilimiz sadece giydiğimiz kıyafetlerle değil, dinlediğimiz müzik, konuşma tarzımız, sevdiğimiz renkler, seyahatlerimiz, değerlerimiz, beğenilerimiz ve bunları nasıl yorumlayıp, dışarıya nasıl yansıttığımızdır. Kısaca stil kişinin kimliğidir.
  • Başkent Üniversitesi Moda Tasarımı ve Tekstil bölümü yüksek lisans öğrencisi olarak tabii ki trendleri çok yakından takip ederim. “Moda olan her şeyi giymeliyim” düşüncesi benim gibi güçlü stili olan birisi tarafından benimsenemez. Kendime has tarzım olduğu için alışveriş yaparken pek zorlanmam. Aldığım her ürün gardırobumdaki diğer parçalarla rahatlıkla pek çok farklı şekilde kombinlenebilir. Beni en mutlu eden ise, çevremde saçımı toplama şeklimden kıyafetlerime, ev dekorasyonundan sunuma pek çok yaptığımın ilham kaynağı olduğunu görmek…
  • Ben renklerin gücüne ve insanın ruh halini derinden etkilediğine inanırım. Günlük hayatımdaki kombinlerim o günkü ruh halimi yansıtır. Pozitif yapım, giyim tarzıma da yansır. Genellikle renkli giyinirim. Aksesuarlar olmazsa olmazımdır. Şıklık detaylardadır.
  • Öncelikle kendimi içinde rahat hissetmeliyim, kıyafet beni değil, ben kıyafeti taşımalıyım. Kendimi içinde rahat hissetmediğim hiçbir şeyi giymem. Cesur karakterim giyimime de yansır, kurallarım yoktur, hoşuma giderse ve kendime yakıştığını düşünürsem giyerim. Asla “asla” demem.
  • Aksesuarlarım yani kemerlerim, fularlarım, şapkalarım, takılarım, güneş gözlüklerim, çantalarım, ayakkabılarım olmazsa olmazlarımdır. Aksesuarlar ne giyerseniz giyin, kıyafetinize ruh katar, can verir. Sizi siz yapar, giyim dilindeki karakterinizi ortaya koyar. Dolabımda baskın olarak kült parçaları ile modaya yön vermiş tarihi modaevlerinin tasarımları bulunur. Klasikten vazgeçmem, zamansızdır ve asla yaptığınız yatırım sizi pişman etmez. Yıllarca bıkmadan kullanır, her seferinde aynı keyifle giyersiniz. Dolabımı sadece siyah ya da krem gibi geleneksel tek bir renk üzerine yoğunlaştırmak yerine canlı, parlak ve kıpır kıpır olan renklere de yer veririm.
  • Moda dünyasına adını “New Look” akımı ile altın harflerle yazmış Mösyö Dior, II. Dünya Savaşı sonrası sıkıcı eteklere ve boxy ceketlere alışmış olan kadınları, moda dünyasının yeni ikonik tasarımı olan krem rengi şantung kumaş ile yaptığı, beli vurgulayan feminen Bar ceketi ile şaşırttı. Bar ceket o günden bugüne birkaç kez farklı kumaşlar ve minik değişiklikler ile yorumlansa da, değişmeyen tek şey kadın bedeni üzerindeki mükemmel duruşu ve kadın postürünü en iyi şekilde gösterişi oldu. İşte bu sebeple, Bar ceketin yaratıcısı Mösyö Dior’a olan hayranlığım ve 75 yıllık tarihinde Dior modaevinin ilk kadın tasarımcısı Maria Grazia Chiuri’nin yorumladığı krem rengi klasik Montaigne Bar ceketi giydim. Maria Grazia’nın yarattığı Dior kadını, kendimi içerisinde en rahat ve şık hissettiğim görünüm.
  • Tabii ki kendimi Dior’un düzenlediği o eşsiz Dior Cruise’19 Chateau de Chantilly ya da pandemiden dolayı çok istediğim halde gidemediğim Dior Cruise’21 Puglia benzeri bir defilede hayal ediyorum.
  • Stilini beğendiğim ünlü isimler: Olivia Palermo, Kendall Jenner, Anna Dello Russo, Anna Wintour.

İPEK KÖSE – HERMES “LÜKS GİYİNMEK İNSANI STİL SAHİBİ YAPMAZ”

  • Hermes’i seçmemin nedeni hem feminen hem maskülen, zarif ve zamansız şık olması.
  • Bu kombinle kendimi Paris’te hayal ediyorum. Çünkü bana Paris’in ruhunu yansıtıyor.
  • Sadece lüks giyinmek veya bir ürünü sadece sezon trendi olduğu için almak insanı stil sahibi yapmaz. İyi bir stil sahibi olmanın yolu öncelikle insanın kendisine güvenmesidir. İnsanın kendinden emin olması ve giydiği kıyafetler içinde kendisini iyi hissetmesi gerekir. Dolayısıyla özgüven sahibi her insan, stil sahibi de olabilir. Dergilerde, reklam kampanyalarında ya da arkadaş gruplarında dayatılan dönemin trendlerini takip etmemek gerekir. Alışveriş yaparken gerçekte kullanmaktan keyif alacağınız parçaları seçmelisiniz.
  • Trendleri takip ederim. Fakat vücut tipime uygun olmayan kıyafetleri sırf moda diye asla almam. Ben her alışverişimde daha çok klasik parçalar tercih ederim. Tabi ki arada beğendiğim trend ürünler alıyorum ama sayısı çok azdır.
  • Ailede ve yakın arkadaşlarım arasında bana süslü derler. Bu çocukluğumdan beri böyleydi. Hatta 7-8 yaşlarında gittiğimiz yere elimde yedek kıyafetlerle gider bir süre sonra ötekini giyermişim. Günlük hayatta çocuklarla olduğum zaman daha çok spor kombinler giyiniyorum. Ama evde bile her daim süslü biriyim.
  • Aşırı bol parçaları hiçbir zaman giymedim. Farklı farklı kombinleyebileceğim klasik olan parçalar her zaman favorim.
  • Blazer ceketlerim, kalem elbiselerim, deri pantolon, jean ve topuklu ayakkabılarım olmadan asla. Hermes, Chanel, Dolce&Gabbana, Manolo Blahnik dolabımda en çok olan tasarımcılar. Eskiden siyah aşığı biriydim ve dolabım ağırlıklı siyahtı. Fakat son senelerde rengarenk bir dolabım oldu.
  • Stilini beğendiğim ünlü isimler Begüm Şen, Victoria Beckham ve Yasemin Masis.

NAZ AYDIN ESKİYAPAN – GUCCI “GİYDİKLERİM RUH HALİMİ VE STİLİMİ YANSITMALI”

  • Gucci’nin bu yılki tasarımlarında 70’ler esintisi hakim. İlk bakışta birbiriyle uyumsuz gibi görünen parçalar ve zıt renkler birlikte kullanılmış. Yani zıtlıkların uyumu anlayışıyla bir koleksiyon yaratılmış diyebiliriz. Ben de geçmiş dönemlerin ruhunu yansıtan kombinler yapmayı, “bu renkle şu renk bir arada kullanılmaz” gibi klişeleşmiş kuralların dışına çıkmayı seviyorum. O yüzden tercihimi bu markanın tasarımlarından oluşan bir kombin yapmaktan yana kullandım.
  • Gucci tasarımlarının kaynağı olan İtalyan moda ruhu ve yaşam tarzının simgesi Milano’da bu kombinle moda haftasına katılmak isterdim.
  • Bana göre stil sahibi olmak; insanın kendine yakıştırdığı, içinde kendini gerçekten iyi hissettiği parçaları, bulunacağı ortama uygun şekilde kombinleyebilmesidir.
  • Her sezonun trend parçalarını güncel bir şekilde takip ederim. Ancak bunu “moda olan her şeyi giymeliyim” düşüncesi ile değil, gerçekten modayla ilgilenmek ve sevdiğim tasarımcıların yeni koleksiyonlarında hangi parçalar olduğunu takip etmek hoşuma gittiği için yaparım. Yeni sezon alışverişi yaparken de trend parçalar içinden mutlaka kendi tarzıma uygun bulduklarımı alışveriş listeme eklerim.
  • Günlük hayatımda oldukça yalın ve sade bir tarza sahibim diyebilirim. Mümkün olduğu kadar abartıdan uzak, spor-şık diyebileceğimiz kombinler tercih eder, onları farklı aksesuarlar kullanarak renklendirmeyi severim.
  • Giydiğim kombinin benim ruh halimi ve stilimi yansıtıyor olması şart. Bu yüzden üzerimdeki parçalar başkalarına göre ne kadar güzel ya da trend olursa olsun kendi tarzımdan bir şey katamadığım ve aynaya baktığımda kendim gibi hissetmediğim bir kombinle asla dışarı çıkmam.
  • Benim için şıklığın yanı sıra rahatlık da her zaman ön plandadır. Özel davetler dışında neredeyse hiçbir zaman topuklu ayakkabı giymem. O yüzden spor ayakkabılar benim dolabımın olmazsa olmazları. Aynı şekilde her anın kurtarıcısı oversize kazaklar, crop top parçalar, yüksel bel jean pantolonlar ve en sıradan kombine bile hava katacak farklı desenlerde uzun paltolar dolabımın vazgeçilmezleridir. Renk olarak ise tercihim çoğu zaman siyahtan yanadır. Onun yanına çoğunlukla pastel tonlar eşlik eder. Balenciaga, Zimmermann, IRO, Helmutlang gibi hem spor hem şık parçaları rahatça bulabildiğim markaların tasarımları dolabımda en çok yer verdiklerim arasındadır.
  • Cate Blanchett, Victoria Beckham, Chiara Ferragni, Leonie Hanne stillerini çok beğendiğim ve takip ettiğim ünlüler arasında ilk aklıma gelenler.

NİLSU ALİZADE – DOLCE&GABBANA “BİR PARÇAYI SIRF MODA DİYE GİYMEM”

  • Feminen, sofistike, aynı zamanda hem modern hem klasik oluşu Dolce&Gabbana’nın favori markam olmasının başlıca sebepleri. Milano’da yüksek lisans yaptığım sırada, markanın doğduğu şehri tanıdıkça kendimle daha da özdeşleştirip benimsedim.
  • Dolce&Gabbana İtalyan modasının önde gelen markalarından olup, Milano’da doğduğu ve bu şehir daha önce yaşadığım yer olduğundan, bu kombinle kendimi Milano moda haftasında hayal edebiliyorum. Milanolu kadınlar klasik ve minimal giyinir, ben de tarzımın en çok bu şehre uyduğunu düşünüyorum.
  • Moda, İtalyanca’da geçici yenilik anlamına gelen bir sözcük ve benim için güncel olarak etkisi olan trendleri, kişinin kendi yorumunu katarak kombinlemesi anlamına geliyor. Stil sahibi olmak ise kişinin bedenine yakışanı bilerek karakterini yansıtan parçaları giymesidir.
  • Trendleri yakından takip etmeyi, tarzımı günümüz trendlerine göre güncellemeyi seviyorum. Moda olan her şeyi giymek gibi bir huyum asla olmadı, zevkime hitap etmeyen bir şeyi sırf moda olduğu için giymem. Yeni sezon alışverişi yaparken öncelikle o sezonun trendi olan kalıplara ve renklere bakar, kendime yakışıp yakışmadığına karar verir, sadece kendime yakıştırdığım ve zevkime hitap eden parçaları alırım.
  • Günlük hayatımda daha spor giyinmeyi tercih ediyorum. Her daim klasik olan parçaları güncel trendlerle karıştırmayı seviyorum, klasik ama aynı zamanda da dinamik görünmek benim için önemli.
  • Giyinirken en önem verdiğim şey, kıyafetimin gün içerisinde gideceğim yerlere uygun olmasıdır. Bana göre kişinin giyimine özen göstermesi kendisine olan saygısını belirtir. Abartıdan uzak, sade ve göz yormayan renklerde giyinmeyi seviyorum. Lüks markalar ile fast fashion ürünlerini kombinlemeyi seviyorum. Kendime yakıştırdığım her şeyi giyebilirim, nereden ne kadara aldığımın çok önemi yok. Giyinirken önce takmak istediğim çantayi seçer, kombinimi ona göre yaparım. Günlük hayatta stiletto giyen insanlara cok özeniyorum, fakat bel fitiği ameliyatı geçirdiğim için düz giyinmem gerekiyor. O yüzden genellikle babet veya sneaker giymeyi tercih ediyorum. Asla giymem diyebileceğim şey ise çok karmaşık desenler ve fazla aksesuar. Benim için kombinde çarpıcı tek bir parça olmalı, karmaşıklığın göz yorduğunu düşünüyorum.
  • Gardırobumun olmazsa olmazları siyah kısa elbiselerim, koyu renkli jean pantolonlarım ve basic tişörtlerim. Kolay kombinlenebilen parçalar her daim hayat kurtarıcılarım. Dolabımda görebileceğiniz renkler ağırlıklı olarak siyah, lacivert ve açık pastel tonlar. Kışın olmazsa olmazım koyu tonlardaki kalın kazaklar; yazın ise renkli, rahat elbise ve tulumları tercih ediyorum. En çok giyindiğim markalar ise Dolce&Gabbana, Missoni, Balmain, Sandro, Maje ve Zara. Ayakkabı ve çantada favori markalarım Chanel ve Dior.
  • Hailey Bieber, Leonie Hanne ve Yasemin Özilhan stilini en çok beğendiğim isimler.

OLGA KALEMCİ – YVES SAINT LAURENT “DIŞ GÖRÜNÜŞÜM İÇ DÜNYAMI YANSITIYOR”

  • Yves Saint Laurent kadına erkeksi smokini ve uzun çizmeyi giydiren ilk tasarımcı. Onun eşsiz tasarımlarını taşıyan kadınlar hem konforla tanıştı hem de çekiciliğin sadece etek ve dekolteden ibaret olmadığını öğrendi.
  • Bu kombinimle Paris İlkbahar-Yaz Moda Haftası’nda olmak isterdim. Paris Moda Haftası defile sezonunu kapatan bir etkinliktir ve moda dünyasında tartışılmaz otoriteye sahiptir. İşte bu yüzden kombinimi seçerken kaliteye ve sadeliğe önem verdim. Klasik tarz her zaman her şeye uygundur.
  • Benim için tarz olmak kendim olmak demek. Görünümümü tamamlayan her detay sevdiğim parçalardan oluşur. Dış görünüşüm aslında iç dünyamı tamamen yansıtıyor. Tarzım benim içimde doğan, var olan bir şey… Trendler ve moda ise ara sıra giyimime yansıyan ufak dokunuşlar.
  • Sizce trendlere uymak sıkıcı değil mi? Bence trendleri düşünmeyi bırakın ve kaliteli ve zamansız parçaları almaya gayret gösterin. En sade kıyafeti, şık aksesuarlarla özelleştirebilirsiniz.
  • Günlük hayatımda daha çok smart casual giyinmeyi tercih ediyorum; hem şık hem pratik hem de konforlu bir giyim tarzı. Örneğin jogger veya kot pantolon, tişört, tarz bir ceket ve rahat spor ayakkabı veya loafer.
  • Aslında felsefem çok basit; kıyafet hem rahat olmalı hem de kadını güzelleştirmeli. Asla giymem dediklerim; düşük bel kot ve kısa üst kombini. Aynı kısa üstü yüksek bel pantolonla giyip durumu kurtarabiliriz.
  • Sanırım en sevdiğim parça ceket. Gardırobumda uzun, kısa, rengarenk her türlü ceketi bulabilirsiniz ama favori rengim kuşkusuz siyahtır. Tabi bu sadece siyah kıyafetler giyiyorum anlamına gelmiyor. Gardırobumu titizlikle oluşturdum diyebilirim. Farklı renk kombinleri ve hem mass market hem de lüks markaları içeriyor.

RABİA KURŞUN – THE ATTICO “STİL SAHİBİ OLMAK BAŞKALARINA İLHAM VERMEKTİR”                                   

  • Moda bana zamanın gerisinde kalmamayı, tazelenmeyi, stil sahibi olmak ise başkalarına ilham vermeyi ifade ediyor.
  • Bir tasarımcı olarak trendleri çok yakından takip ediyorum, sezon renkleri, kalıplar, sokak modası neler gibi… Ayrıca günümüzde iz bırakan moda ikonlarını takip ediyorum. Sosyal medya sayesinde güncel sokak modasını bütün dünyada takip ediyorum.
  • Sezon alışverişimde güncel trendlere bağlı kalarak bana yakışan parçaları gardrobuma ekliyorum. Modada ciddi anlamda bir geçmişe dönüş yaşanıyor son yıllarda, ben de beğendiğim trendler içinden daha zamansız parçalar seçmeye çalışıyorum.
  • Günlük hayatımda şık ama spor bir tarzım var, günlük koşuşturmalarda daha spor ve rahat tercihler yapıyorum bu anlamda ama arkadaşlarım ile bir yemeğe gideceksem ya da bir davete katılacaksam şık kombinler yapmayı seviyorum.
  • Ne kadar moda olursa olsun içinde kendimi rahat hissetmeyeceğim hiçbir şeyi giyinmem, asla giyinmem dediğim parçalar; çok dekolte parçalar, şalvar pantolon…
  • Gardrobumun olmazsa olmazları; deri ceketler, jean pantalonlar ve tek parça elbiseleri oldukça fazla seviyorum. Elbiselerde renk konusunda cesur davranıyorum, diğer parçalarda renk konusunda daha tutucuyum. Renkli bir gardrobum var. Zimmermann, Alexis, The Attico son zamanlarda daha çok alışveriş yaptığım markalardan birkaçı. Ayakkabı ve çanta konusunda alışveriş yaparken daha zamansız markalardan modası geçmeyecek modeller tercih ediyorum.
  • Dünyayı kasıp kavuran Attico markası Giorgia Tordini ve Gilda Ambrosio isimli iki farklı tarza sahip 2 kız arkadaşın 2016 yılında Milano’da kurdukları İtalyan marka. Ben de markamı 2016 yılında kurduğum için markanın çizgisi ve başarısı ve geldiği nokta ilham verici benim için. Genç ve dinamik bir marka. Kısa sürede kendinden emin iki kadının elde ettiği başarı insanı cesaretlendiriyor.
  • Seçtiğim Attico markası, elegan İtalyan stilinden ilham alan çalışan ve cesur kadınlara hitap eden İtalyan bir marka olduğu için dünyanın sayılı moda şehirlerinden biri olan Milano’da hayal ediyorum kendimi. Milano sokaklarında yürürken Milano’nun stil havasını şehrin bir çok noktasında hissedebiliyorsunuz.
  • Türkiye’de Derin Mermerci’yi beğeniyorum. Yurt dışında Victoria Beckham, Leonie Hanne nin tarzı hoşuma gidiyor.

RUŞA ACAR – VERSACE“ZAMANSIZ PARÇALAR FAVORİM”

  • Versace’yi klasik ve zamansız şıklık olarak tanımlarım. Zamansız, modası geçmeyen parçalar benim her zaman favorim. Klasiğin modası hiçbir zaman geçmediği gibi değişik tarzlarda kombinlenebilmesi çok güzel.
  • Bu kombinle kendimi Milano Moda Haftası’nda hayal ediyorum çünkü Versace markası Gianni Versace tarafından 1978 yılında İtalya Milano’da doğmuş bir marka ve modanın başkenti bence Milano…
  • Moda, değişiklik gereksinimi ve geçiçi yenilik anlamlarını taşıdığı için, bana göre yıldan yıla hatta günden güne değişen bir kavram. Moda ve giyinmek benim için de değişkenlik gösteriyor. Stil sahibi birinin, moda olan birkaç parçayı, kendi tarzıyla ve gardırobuyla karıştırıp giymesi daha doğru bana göre…
  • Trendleri takip ederim ama birebir alıp giymeyi sevmem.Tarzıma uyan parçaları alıp kendi zevkimle birleştirip giymeyi severim. Moda olan her şeyi giymeye çalışmak çok yorucu olur bence. Yeni sezon alışverişi yaparken, klasik ve zamansız parçalara daha çok yer vermeye çalışıyorum çünkü onları her şeyle çok rahat kombinleyebiliyorum.
  • Günlük yaşantımda spor şıklığı seviyorum. Rahat ve bol pantolonlar üzerine rahat bir tişört ve ceket, ayağımda spor ayakkabılarımla her yere gidebilirim.
  • Abartıdan ve karmaşadan uzak, sade ve sakin şıklığı seviyorum. Çok renkli, çok dar, çok kısa, çok dekolte yani benim içinde rahat hissetmediğim hiçbir kıyafeti giymem. Asla giymem dediğim parçalar yok çünkü zevkler zaman içinde değişebildiği gibi seçimlerimiz de değişip gelişiyor. Önceden beğenmediğim bir parça daha sonra dikkatimi çekebiliyor.
  • Gardırobumun vazgeçilmez renkleri kışın genellikle siyah-beyaz ceket gömlek, etek ve elbiseler. Yazın ise tüm canlı renkleri seviyorum. Beyazı her sezon gardırobumdan severek giyinirim. Klasik şık ceketler, kokteyl elbiseleri, gömlek ve etekler gardırobumun vazgeçilmez parçaları. Favori markalarım Versace, Christian Dior, YSL, Gucci, Fendi, Balmain, Hermes, Chanel. Siyah, beyaz ve canlı renkler dolabımdaki favori renklerim.
  • Anna Della Russo, Kate Middleton, Victoria Beckham, Vera Wang, Celine Dion, Cristina Fernandez, Donatella Versace, Maria Grazia Chiuri stilini beğendiğim ünlü isimler.

 

Benzer Haberler

spot_img
spot_imgspot_img